CEZAİ ŞART NEDİR?

Cezai şart, bir sözleşmede borçlunun borcunu yerine getirmeme tehlikesine karşılık sözleşmeye konulan bir kayıttır. Kayıt, borçlu üzerinde bir baskı oluşturarak borcunu zamanında ve gereği gibi ifa etmesini sağlayarak alacaklı lehine bir durum oluşturur. Uygulamada çoğunlukla edimlerin ekonomik değerlerinin yüksek olması durumunda kullanılır.

Yazımızda cezai şart nedir, çeşitleri nelerdir, hukuki niteliği nedir, ceza koşulunun kusur ve zarar ile ilgisi nedir vb. soruları tüm ayrıntıları ile birlikte yanıtlayacağız. Borçlunun borcunu zamanında ve gereği gibi yerine getirmesini sağlaması sebebiyle oldukça önemli bir konudur. Bu nedenle yazımızı dikkatle okumanızı tavsiye ederiz.

Ceza koşulu alacaklının alacağını güvence altına almak için borçlu aleyhine düzenlenir. Sözleşmeye eklenen veya ayrıca düzenlenen ceza koşulunun hukuka uygun, bir şekil şartı mevcut ise buna uygun düzenlenmesi geçerli olabilmesi için gereklidir. Bu nedenle cezai şarta ilişkin işlemlerin bir avukat vasıtasıyla sürdürülmesi tarafların yararına olacaktır.

Cezai şart, borçlunun, borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde önceden kararlaştırılmış bir edimde bulunmayı alacaklıya karşı üstlenmesi anlamına gelmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179-182. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Taraflar anlaşarak çoğunlukla cezai şartı bir miktar para olarak belirlerler. Ancak borçluya ait bir malvarlığı da cezai şart olarak belirlenebilir. Hukukumuzda cezai şartın türleri;

Seçimlik cezai şart,

İfaya eklenen cezai şart

İfa yerine cezai şart (dönme cezası) olarak düzenlenmiştir.

Cezai şart terimi karşılamak üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (Kanun) “ceza koşulu” terimi kullanılmakta ve 179 – 182. maddeleri arasında buna ilişkin esasları düzenlenmiştir. Ancak belirtmek gerekir ki, uygulamada ve Yargıtay kararlarında halen yerleşik kavram olan cezai şartı ceza koşulu kavramı yerine kullanılmaktadır. Cezai şart ile borçlu üzerinde baskı kurularak asıl borcun ifasını güvence altına alınması amaçlanmaktadır. Zira, borçlu borcunu ifa etmez ya da gereği gibi yerine getirmezse bir miktar cezayı alacaklıya ödemek zorundadır. Bu durum borçluyu psikolojik olarak etkilemekte ve borcunu gereği gibi yerine getirmesi hususunda borçluyu zorlamaktadır.

CEZAİ ŞART NEDİR?

Borçlunun alacaklıya olan borcunu hiç veya olması gerektiği gibi yerine getirmemesi durumunda alacaklıya bir ekonomik değer ödemeyi üstlenmesini sağlayan kayda cezai şart denir.

Taraflarca cezai şart çoğunlukla bir miktar para olarak belirlenir. Borçluya ait herhangi bir malvarlığı da cezai şartın konusu yapılabilir. Ancak borçluya ait manevi değerler hiçbir zaman bu konu kapsamına giremez. Ceza koşuluna ilişkin düzenlemeler 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu madde 179 ve devamında yer alır.

CEZA KOŞULUNUN ÖZELLİKLERİ

Cezai şart taraflar arasında var olan sözleşmeye eklenebilir. Ayrıca bir sözleşme yapılarak da ceza koşulu belirlenebilir. Ancak taraflar arasında borca ilişkin olan ilk sözleşme bir şekle tabi ise cezai şart için hazırlanan sözleşmenin de bu şekle uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Örneğin taraflar arasında resmi şekilde yapılması zorunlu olan taşınmaz vaadi sözleşmesi yapıldıysa, bu sözleşmeye ilişkin ceza koşulu da resmi şekilde yapılmalıdır.

Sözleşmenin tarafları ceza koşulunu sözleşmenin yerine getirilmemesi hali için kararlaştırırlar. Sözleşme veya asıl borç ilişkisi olmadan cezai şart tek başına hüküm ifade etmez. Yani cezai şart; doğumu, devamı ve sona ermesi sürecinde asıl borç ilişkisine bağlı feri nitelikte bir haktır.

Yapılacak sözleşme ile her çeşit cezai şartın taraflarca belirlenmesi mümkündür. Uygulamada en çok para edimi olarak kararlaştırılan ceza koşulları mevcuttur. Ayrıca verme, yapma, yapmama gibi cezai şartların belirlenmesi de mümkündür. Ancak bu koşullar kanuna, ahlaka ve kişilik haklarına aykırılık oluşturmaması şartıyla geçerlidir.

Ceza koşulu asıl borca bağlı nitelikte olması sebebiyle asıl borç ilişkisi geçersiz ise buna bağlı olarak hazırlanan cezai şart da geçersiz olacaktır. Asıl borcun sona ermesi durumunda (takas, ibra, ifa vs.) ceza koşulu da asıl borçla birlikte ortadan kalkar. Davaya konu edilemeyecek bir borç için ceza koşulu belirlendiyse buna ilişkin kararlaştırılan ceza koşulu geçersizdir (Örneğin kumar borcu).

Ceza koşulu asıl borca bağlı bir niteliğe sahip olduğundan asıl borcun zamanaşımına uğraması durumunda ceza koşulu da zamanaşımına uğrar. Alacak bir başkasına temlik edilirse ceza koşuluna ilişkin hak, alacağı temlik alan kişiye geçer. Ceza koşulunun muaccel olması borcun hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi ile olur.

Cezai şart belirli istisnalar hariç her tür borç için düzenlenebilir. İstisnalar cezaya konu olması yasaklanan durumlardır. Bunlara örnek olarak konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin borçlar, tüketicinin aleyhine bir durum oluşturacak şekilde düzenlenen tüketici sözleşmeleri verilebilir.

CEZAİ ŞARTA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEMELER

Madde 179- Cezanın sözleşmenin ifası ile ilişkisi

“Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”

Bu maddede seçimlik cezai şartı tanımlanmaktadır. Aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça konulan cezai şartlar seçimlik kabul edilecektir. Seçimlik cezai şartın hiç veya gereği gibi yerine getirmeme durumunda oluştuğunu madde metninde görmekteyiz.

“Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.”

Bu madde de ifaya eklenen cezai şart düzenlenmiştir. İfaya eklenen cezai şart için öncelikle belirli zaman ve yerde ifa edilmesi gereken bir borç olacağı; bu borçtan da feragat edilmemiş olması ve borcun çekincesiz kabul edilmemiş olması gerekecektir. Bu durumda asıl borçla beraber ceza şartı istenebilir.

“Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.”

Bu maddede ifayı engelleyen cezai şart düzenlenmiştir. Bu durum dönme cezası olarak da adlandırılmaktadır. Taraflar dilerse belli bir meblağ ödeyerek anlaşmayı sonlandırmayı kararlaştırabilir. Gerçek anlamda cezai şart değildir. Varlığını ispat borçluya aittir. Aşkın zararın talebi mümkün değildir.

Madde 180- Ceza ile zarar arasındaki ilişki

“Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir.”

Cezai şartın talep edilebilmesi için herhangi bir zararın ispatı şart değildir.

“Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.”

Alacaklının hem uğradığı zararı hem de bu zararın cezai şartı aştığının ispatı gerekmektedir. Emredici bir hüküm olmadığından aksi kararlaştırılabilir. Dönme cezasında istenemez. İstisnai olarak borçlu adam çalıştırıyor ve zarar çalışanın kusurlarından meydana geldiyse alacaklının ispatı aranmaz.

Madde 181- Kısmi ifanın yanması

“Ceza koşuluna ilişkin hükümler, dönme durumunda ifa edilmiş olan kısmın alacaklıya kalacağını öngören sözleşmelere de uygulanır.”

“Taksitle satışa ilişkin hükümler saklıdır”

Satıcı, alıcının peşinatı ödemede temerrüde düşmesi yüzünden satılanın devrinden önce sözleşmeden dönerse, alıcıdan sadece ödenmeyen peşinat üzerinden, sözleşmeden döndüğü tarihe kadar işleyecek yasal faiz ile sözleşmenin kurulmasından sonra, satılanın uğramış olduğu değer kaybı sebebiyle tazminat isteyebilir. Ceza koşulu kararlaştırılmışsa, peşin satış bedelinin yüzde onunu aşamaz.

Madde 182- Cezanın Miktarı, Geçersizliği Ve İndirilmesi

“Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler”

Bu madde ile ilgili en önemli istisna işçinin işveren karşısındaki zayıf pozisyonu sebebiyle hizmet sözleşmelerine tek taraflı olarak cezai şart konulamayacağıdır.

“Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez”

“Hakim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.”

Cezai şart ile ilgili kanunda düzenlenen maddelerden sadece bu madde emredici nitelikte olup diğerleri ile ilgili aksine düzenleme yapılabilir.

CEZA KOŞULUNUN TÜRLERİ

Türk Borçlar Kanunu madde 179’a göre ceza koşulunun taraflarca 2 şekilde belirlenmesi mümkündür. Bu türler şu şekildedir:

İfa İle Birlikte İstenebilecek Ceza

Türk Borçlar Kanunu madde 179/2 uyarınca ceza koşulu borcun zamanında ve belirlenen yerde yerine getirilmemesi durumu için kararlaştırılabilir. Bu durumda alacaklı, borçlunun borcu belirlenen yer ve zamanda yerine getirmemesi sonucu hem asıl borcu hem de ceza şartını talep edebilir. Bu talep alacaklının hakkından açıkça feragat etmediği ve borcun yerine getirilmesini çekince sunmadan kabul etmediği durumlar için geçerlidir.

İfa Yerine İstenebilecek Ceza

Türk Borçlar Kanunu madde 179/1 uyarınca ceza koşulu borcun hiç veya olması gerektiği gibi yerine getirilmemesi durumu için kararlaştırılabilir. Bu durumda alacaklının ya borcun ya da ceza koşulunun yerine getirilmesini isteme hakkı vardır. Alacaklı bu durumda borcun veya cezai şartın yerine getirilmesi konusunda bir tercih yapacaktır. Bunun istisnaları sözleşmede açıkça aksi bir durum kararlaştırılması veya asıl borcun yerine getirilmesinin imkânsızlaşmasının borçlunun kusuru ile olmasıdır.

Bu iki tür ceza koşulundan ayrı olarak 179/3’te başka bir düzenleme daha mevcuttur. Buna göre borçlu sözleşme ile kararlaştırılan ceza koşulunu yerine getirdikten sonra sözleşmeden dönerek kurulan sözleşme ilişkisini sona erdirebilir. Borçlu dönme hakkının varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Bu düzenleme alacaklının menfaatine hizmet eden ceza koşulundan farklı olarak borçlunun menfaatine hizmet eder niteliktedir.

CEZAİ ŞARTIN AMACI

Cezai şartım başlıca üç amacı vardır. Bunlar şu şekildedir:

Borcunu hiç ya da gereği gibi ifa etmeyen borçluyu cezalandırmak.

Borçluyu ifaya zorlamak.

Borcunu hiç ya da gereği gibi ifa etmeyen borçluyu tazminata maruz bırakmak.

Yukarıda bahsedilen cezai şartın bu üç önemli amacından birinin diğerine tercihi ya da üstünlük göstermesi mümkün değildir. Bu üç ana işlev sadece zamansal olarak kendilerini göstermesi itibariyle birbirlerinden ayrılır. Şöyle ki, borçluyu ifaya zorlama amacı, borca aykırılığın ortaya çıkacağı zamana kadar, tazmin fonksiyonu ise borca aykırılığın çıktığı andan itibaren etkili olur.

CEZAİ ŞART İLE KUSUR İLİŞKİSİ

Türk Borçlar Kanunu madde 182/2’ye göre alacaklı ve borçlu arasında mevcut olan asıl borç, borçlunun herhangi bir kusuru olmaksızın imkansız hale geldiyse alacaklı ceza koşulunun yerine getirilmesini talep edemez. İspat yükü borçludadır, alacaklının borçlunun borcu olduğunu ispat etmesine gerek yoktur.

Borçlu borcun yerine getirilmesinin imkansız hale gelmesinde kusuru bulunmadığını ispat etmekle yükümlüdür. Bu ispatı yaparak ceza koşulunu yerine getirmekten kurtulabilir. Eğer somut olaydaki ceza koşulunda bir kusursuz sorumluluk hali varsa borçlunun kusurlu olmadığını ispatı bir değişiklik oluşturmaz.

CEZANIN MİKTARI VE AZALTILMASI

Kanun düzenlemeleri uyarınca taraflar ceza koşulu koyarken miktarı belirlemekte serbesttir. Ancak bu serbesti aşırı olmaması şartına bağlanmıştır. TBK madde 182/3 uyarınca ceza koşulunun miktarının aşırı görülmesi durumunda hakim miktarda indirim yapabilir.

Cezai koşulun miktarının ne zaman aşırı kabul edileceği hakim tarafından takdir edilir. Hakim ceza miktarının aşırı olup olmadığına ilişkin inceleme yaparken tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme kapasitesi, borcun yerine getirilmemesindeki kusur derecesi gibi hususları dikkate alır.

Hakim yaptığı inceleme sonucu belirlenen ceza miktarının fahiş olduğuna kanaat getirirse miktarda indirim yapabilir. Cezayı tamamen ortadan kaldırması mümkün değildir, yalnızca miktarda indirim yapabilir.

Bu durumun istisnası 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 22’de düzenlenmiştir. Buna göre ticari sözleşmelerde tacir sıfatına sahip olan borçlu aleyhine kararlaştırılan ceza koşulunun aşırı olması durumunda tacir borçlu, miktarın fahiş olduğunu iddia ederek cezanın indirilmesi talebinde bulunamaz.

Visited 8 times, 1 visit(s) today

Henüz yorum yok

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir