İŞÇİLİK ALACAKLARI NELERDİR?
İşçi alacaklarında zamanaşımı süresi İş Kanunu’nun 32’nci maddesinde düzenlenmiştir. Yol, ikramiye, izin ücreti, fazla çalışma ücretleri için işçi alacaklarında zamanaşımı 5 yıldır.
İşçilik alacakları, işçinin iş sözleşmesi, iş mevzuatı ve işveren ile arasındaki iş ilişkisi gereği almaya hak kazandığı ücret ve tazminatların bütününe verilen isimdir. İşçinin sözleşme ve kanun gereği hak kazanmış olduğu “ ücret, yol ve yemek ücretleri, fazla çalışma yani fazla mesai ücretleri, prim ve ikramiyeler, hafta tatili, UBGT yani ulusal bayram ve genel tatil günü ücretleri, yıllık izin ücreti ile kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı…” bu kapsamda değerlendirilir. Ayrıca iş yeri uygulaması gereği işçinin hak kazandığı ücretler ve diğer ayrıcalıklar da bu tanıma dahildir.
Kimi zaman işçiler tarafından, işçilik alacaklarının kalem kalem çok da büyük meblağlar ifade etmeyeceği düşünülmekte ve bu nedenle hak arama girişimlerinde bulunulmamaktadır. Hatta bazı işverenlerin de, işçilerin bir kısmında görülen bu pasif hukuki tutuma güvenerek işçi alacaklarını ifa etmekte aksaklıklar gösterdikleri iddia edilebilmektedir. Ancak zaman içerisinde biriken işçilik alacak kalemlerinin toplamları çok büyük meblağlar oluşturabilmektedir. Tabii, bazen de bu durumun işçiler tarafından suiistimal edildiği görülebilmektedir. Her iki taraflı olası suiistimal girişimlerinin bilincinde olan kanun koyucu ve Yargıtay, iş hukukunda ispata ilişkin kuralları diğer hukuk alanlarına nazaran daha esnek bir çerçevede ele almaktadır.
ZAMANAŞIMI NEDİR?
İşçilik alacakları Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım yönünden kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır.
İŞÇİ ALACAKLARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ NE KADARDIR?
İşçi alacaklarında zamanaşımı süresi İş Kanunu’nun 32’nci maddesinde düzenlenmiştir.
Yol, ikramiye, izin ücreti, fazla çalışma ücretleri için işçi alacaklarında zamanaşımı 5 yıldır.
İhbar ve kıdem tazminatı, iş kazasından kaynaklı ortaya çıkan borcun yani, sözleşmeden dolayı ortaya çıkan borcun ödenmemesi durumunda doğan tazminat için de zamanaşımı süresi 5 yıldır.
İŞÇİ ALACAKLARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ BAŞLANGICI NE ZAMANDIR?
İşçiler, ücret alacaklarında “zamanaşımı süresi ne kadardır?” diye de kafa karışıklığı yaşarlar.
İşçi alacaklarında zamanaşımı süresi, ikramiye, fazla mesai, yol gibi ücretlerde ay sonundan itibaren başlar.
Tazminat, ihbar, kötü niyet tazminatı gibi işçi alacaklarında zamanaşımı süresi, iş sözleşmesinin sona erdirildiği tarihten itibaren başlar.
ZAMANAŞIMI SÜRELERİ KİMLERİ KAPSAMAKTADIR?
25 Ekim 2017 yılında yapılan düzenlemeden sonra iş sözleşmesi sonra erdirilen işçi için zamanaşımı süresi 5 yıl olacak.
25 Ekim 2017 yılından önce iş sözleşmesi sona erdirilen işçi için zamanaşımı süresi 10 yıldır.
25 Ekim 2017 tarihinden önce iş sözleşmesi feshedilmiş olanlar için kıdem ve ihbar tazminatı için zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Yıllık izin ücreti için zamanaşımı süresi, 01 Temmuz 2012 ile 25 Ekim 2017 tarihleri arasında sona eren iş sözleşmelerinde yıllık izin ücreti alacaklarında zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Kötü niyet tazminatı, 25 Ekim 2017 tarihinden önce iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda işçi alacaklarında zamanaşımı süresi fesih tarihinden itibaren 10 yıldır.
Bir örnekle detaylandırmak gerekirse, iş sözleşmesi 20 Ekim 2012 olan bir işçinin alacakları için kullanabileceği süre 10 yıldır, 30 Ekim 2012 olan bir işçinin alacakları için kullanacağı süre 5 yıldır.
5 yıl geçtikten sonra işçi alacaklarını alabilir mi?
İş Kanunu’nda zamanaşımı süresi 5 yıl olarak uygulanmaktadır.
Bu hüküm gereği, ücret ve ücret sayılan diğer işçilik hakları, hak edilen tarihten itibaren beş yıl içinde talep edilmez ise talep hakkı kalmamaktadır.
EV HİZMETLERİNDE ÇALIŞANLARIN ÜCRET ALACAKLARINDA ZAMANAŞIMI VAR MIDIR?
İş Kanunu’nun 4(e) maddesi gereği ev hizmetlerinde çalışanlara İş Kanunu hükümleri uygulanmaz.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 153/4’ncü maddesinde “Hizmet ilişkisi süresince, ev hizmetlilerinin onları çalıştıranlardan olan alacakları için” zamanaşımının işlemeyeceği ve duracağı belirtilmiştir.
Bu maddenin iş sözleşmesiyle bağlı her kişiye uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Hizmetçiden kastedilen, kendisine ev işleri için ücret ödenen, iş sahibi ile aynı evde yatıp kalkan, aileden biriymiş gibi ev halkı ile sıkı ilişkileri olan kimsedir.
KÖTÜ NİYET VE İHBAR TAZMİNATINDA ZAMANAŞIMI
İş Kanunu’nun 17’nci maddesinde düzenlenen kötü niyet tazminatı, fesih hakkının kötüye kullanılması halinde söz konusudur ve ihbar tazminatı ile birlikte beş yıllık zamanaşımına tabidir.
ZAMANAŞIMI DEFİ NASIL KULLANILIR?
Zamanaşımı bir defi olup mahkeme tarafından re’sen dikkate alınamaz. Bu nedenle yasal süresi içerisinde davalı tarafından ileri sürülmesi gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 317-319 madde uyarınca; İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başladığı için zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir.
Cevap dilekçesi verme süresinin uzatıldığı hallerde zamanaşımı defi ileri sürme süresi bu sürenin sonuna kadar uzar. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmemişse zamanaşımı definde bulunulması davacının açık muvafakati hariç mümkün değildir.
Yargıtay son dönemde verdiği kararlarda süresi içerisinde cevap dilekçesi vermiş olmakla birlikte zamanaşımı definde bulunmayan tarafın cevap dilekçesinin ıslahı yolu ile zamanaşımı definde bulunmasını kabul etmiştir.
Yargıtay HGK., 2010/9-629 E. , 2011/70 K. ‘…Yukarıda belirtildiği üzere, zamanaşımı maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olup, davanın başında, süresinde verilecek cevap dilekçesinde (veya sözlü yargılama usulünde ilk oturumda esasa girişilmeden önce) ileri sürülmelidir.
Zamanaşamı def’inin, yukarıda belirtilen aşama geçildikten sonra ileri sürülmesi, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi anlamına gelir. Bu durum ise, karşı tarafın izni(açık veya zımni) olmaksızın ya da ıslah yoluna gidilmezse geçerli değildir.
Zamanaşımı def’i, unutma veya benzeri nedenlerle, davanın başında ileri sürülmemiş olabilir. Daha sonra bu durumun farkına varılırsa, ıslah yoluyla ileri sürülebilmesi gerekir.
Aynı zamanda silahların eşitliği ilkesinin zorunlu bir sonucu olarak; davalının ıslah yolu ile savunmasını genişletebilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmalı; dolayısıyla zamanaşımı def’inin sonradan ıslah yolu ile ileri sürülebileceği kabul edilmelidir…’
BELİRSİZ ALACAK DAVALARINDA ZAMANAŞIMI DEFİNDE BULUNABİLİR Mİ?
İşçilik alacaklarına ilişkin davaların belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmayacağına ilişkin mahkemelerin ve Yargıtay’ın uygulaması farklılık gösterse de belirsiz alacak davası açma şartlarının olduğu işçilik alacaklarına ilişkin dosyalarda zamanaşımı davanın açılmasıyla kesilir ve süreler işlemez, bu nedenle daha sonra değer artırım ya da ıslah dilekçesiyle dava miktarı artırılsa dahi zamanaşımı definde bulunulamaz.
Yargıtay 9. HD., 2015/23150 E., 2018/19869 K. ‘…Belirsiz alacak davasında, dava tarihinde alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 157. maddesi uyarınca, dava süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hâkimin her kararından sonra zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Bu nedenle yargılama sırasında alacağın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden, davacının talep artırım dilekçesi üzerine ileri sürülen zamanaşımı definin de sonuca bir etkisi olmaz.
Davacı vekili dava dilekçesi ile davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır.27.05.2015 tarihinde müddeabihin artırılması dilekçesi vermiştir. Davalı vekili ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de, bu def’inin hukuki değeri olmadığından zamanaşımı def’i dikkate alınarak fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının zamanaşımı def’ine değer verilerek yazılı şekilde hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…’
ZAMANAŞIMI KESİLMESİ NEDİR VE KESİLDİĞİ TAKDİRDE SÜRELER NASIL İŞLER?
Zamanaşımının kesilmesi, borçlunun veya alacaklının veya hakimin belli fiillerinin sonucu olarak, işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlamasıdır.
Zamanaşımı kesilince, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlar. Zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek yeni zamanaşımı süresi, eski (kesilen) zamanaşımının aynıdır. Örneğin, beş yıllık bir zamanaşımı süresi kesilmişse, yeniden işlemeye başlayacak zamanaşımı süresi de beş yıldır.
Yargıtay 9. HD., 2016/22188 E., 2019/20240 K. ‘…Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, bilirkişi raporundaki dava tarihinden geriye 5 yıllık ve 10 yıllık zamanaşımı hesaplamalarından 10 yıllık zamanaşımı seçenekli hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur. Mahkemenin 10 yıllık zamanaşımı süresinin kabul edilme gerekçesi hükümde yer almamıştır. Ancak aynı Mahkemenin Dairemiz temyiz incelemesinden geçen 2019/4382, 2018/10223, 2016/7474 esas sayılı bozma ilamlarında toplu iş sözleşmesinin geçici 2. maddesi hükmünün zamanaşımını kestiğinin kabul edildiği belirtilmiştir.
Anılan sebeplerle, hüküm altına alınan alacakların tamamının beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, ödeme tarihi itibariyle işlemekte olan zamanaşımının (ait olduğu alacak bakımından) kesildiği, başka bir anlatımla; ödemenin, ödeme tarihinden itibaren geriye doğru beş yıllık dönemde muaccel hale gelmiş alacak için işlemekte olan zamanaşımını kestiği hususları ile yukarıda yazılı maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, davalı tarafın zamanaşımı def’i yeniden değerlendirilmelidir…’
Yargıtay 22. HD., 2016/32972 E., 2016/29092 K. ‘…Somut olayda, dava dilekçesi davalı … Bakanlığı’na 26.09.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bakanlık vekili 02.10.2013 tarihinde, iki haftalık kanuni süre içerisinde mahkemeye başvurarak cevap süresinin uzatılması talebinde bulunmuştur. Mahkemece, cevap süresinin iki hafta uzatılmasına ilişkin verilen karar, davalı bakanlık vekiline 23.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiş ve 22.10.2013 tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Bu durumda, davalı … Bakanlığının kanuni süresi içerisinde dava dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekmektedir. İlk İtirazlar Hukuk Muhakemeleri Kanunu 116. maddesinde sayımış olup, zamanaşımı def’i bir ilk itiraz olmadığından, mahkemece, cevap süresinin uzatılması talebinde, süresi içerisinde ilk itiraz niteliğinde zamanaşımı def’inde bulunulmadığı belirtilerek sonuca gidilmiş olması hatalıdır…’
Henüz yorum yok